Komodinin çekmecesinde sakladığınız o eski telefonların aslında yarardan çok zarara sebep olduğunu biliyor muydunuz?
Gelişen teknoloji ve rekabetin de artmasıyla birlikte, elektrikli ve elektronik eşyaların her geçen gün yeni bir modeli piyasaya sürülmeye devam ediyor. Çoğumuz zamanın gerisinde kalma kaygısıyla, bazen gerçekten ihtiyacımız olmasa da bu yeniliklere yetişmeye çalışıyoruz. Peki yenisini aldığımız elektroniklerin eskilerine ne oluyor? Evimizin bir köşesinde, portmantoda bir kutunun içinde mi duruyor? 🙂
Olabilir. Çünkü elektronik eşyalar psikolojik olarak çok değerli gördüğümüz ve yenisi bozulursa eskisini kullanırız diye düşünerek genellikle çekmecelerde sararttığımız eşyalar. İşte bu ürünler gibi, kullanım süresi dolan bütün elektrikli ve elektronik eşyalar e-atık olarak adlandırılıyor. Bilgisayar, cep telefonu, televizyon, beyaz eşyalar, küçük ev aletleri…
E-atıklar kendi içlerinde kullanım ömürlerine göre 6 kategoriye ayrılıyor:
- Küçük ev aletleri: Elektrik süpürgesi, tost makinesi vb.
- Bilişim ve telekomünikasyon ekipmanları: Bilgisayarlar, telefonlar vb.
- Tüketici ekipmanları: Video kameralar, müzik enstrümanları vb.
- Aydınlatma ekipmanları: Floresan, tasarruflu ampuller vb.
- Elektrikli ve elektronik aletler: Büyük ve sabit sanayi aletleri hariç olmak üzere matkaplar, testereler vb.
- Oyuncaklar, eğlence ve spor aletleri: Video oyunları, jetonlu makineler vb.
- İzleme ve kontrol aletleri: Termostatlar, ısı ayarlayıcıları vb.
- Otomatlar: Para, içecek otomatları vb.
Birleşmiş Milletlerin hazırlamış olduğu 2020 Küresel E-Atık İzleme Raporuna göre her yıl kişi başı 7,3 kg elektronik atık üretiyoruz. 2014 yılında 44,4 megaton olan e-atık miktarının 2030’da 74,7 megatona çıkabileceği öngörülüyor. Küçük ev aletleri kategorisi ise küresel olarak en büyük paya sahip olan e-atıkların başında yer alıyor. 2016 yılında 16,8 milyon ton küçük ev aletinin e-atığa dönüştüğü, yani çöp olduğu tahmin ediliyor.
E-Atıkları saklamak neden iyi bir fikir değil?
Eski elektronik aletlerimizi genellikle bir kaç yıl saklama eğilimi gösteriyoruz. Psikolojik olarak, bozulmadıysa hala kullanılabilir algısıyla, hatırı sayılır bir fiyat karşılığında aldıysak çöp olamayacak kadar değerli olduğu algısıyla bu e-atıkları geri dönüşüme vermektense bir köşede tozlanmaya bırakıyoruz. Halbuki zaman geçtikçe bu ürünlerin değeri düşmeye devam ediyor ve gelişen yeni teknolojilerle birlikte artık geri dönüştürülmeleri zorlaşmaya başlıyor. Dolayısıyla çok vakit kaybetmeden e-atıkları geri dönüşüme göndermek gerekiyor.
Şehirlerdeki Madenler
E-Atıklar aynı zamanda şehirlerdeki madenler olarak adlandırılıyor çünkü içinde değerli ve nadir bulunan pek çok element ve metaller bulunuyor. Altın, paladyum, gümüş, bakır, alüminyum gibi maddelerin yaklaşık değerinin 57 milyar dolar olduğu belirtiliyor. Fakat aynı zamanda içlerinde çevreye ve canlılara zarar verebilecek bazı zararlı maddeler de içeriyor. Örneğin e-atıkların yakılması sırasında ortaya çıkan dioksin isimli kimyasal maddeler bir hayli zehirli. Bu maddeler bozulmadan uzun süre kalabildiğinden canlılar için tehlike arz ediyor.
Cıva, kurşun gibi zehirli maddeler devre kartlarında, katot ışını tüplerinde, aydınlatmalarda, bataryalarda bulunabiliyor. Özellikle televizyon ve monitörlerde bulunan katot ışını tüpleri çöplerdeki kurşunun en önemli kaynağını oluşturuyor. Bütün bu zararlı maddeler, çöp depolama alanlarında doğrudan veya geri dönüşüm esnasında açığa çıkabiliyor ve solunduğunda, yutulduğunda, cilde temas ettiğinde vücuda girebiliyor.
Bize düşen nedir?
Bizler artık kullanmadığımız ve atık haline gelmiş elektrikli ve elektronik aletlerimizi belediyelerin atık merkezlerine verebiliriz. Bağlı bulunduğunuz il veya ilçe belediyesine ulaşarak, e-atıklarınızı nasıl ulaştırabileceğiniz konusunda bilgi alabilirsiniz.
Şirketlerin özellikle e-atık toplamak için oluşturdukları bazı kurumlar var. Ürününüzü satın aldığınız şirket, dağıtıcı ya da bayiye ulaşıp e-atıkları kendilerine teslim edebilirsiniz.
Aynı şekilde bazı sivil toplum kuruluşlarının başlattığı e-atık bağışı projelerine başvurarak destek olabilirsiniz. Örnek olarak TEGV’in “Atma bağışla” kampanyasını buradan inceleyebilirsiniz.
Kaynakça: